Özgür Özel: "İzmir, Cumhuriyet Halk Partisi’nin değil, Cumhuriyet’in ta kendisinin kalesidir."
- Brifing Online
- 19 May
- 5 dakikada okunur

CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınarak tutuklanmasının ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in çağrısıyla, her hafta bir şehirde düzenlenmesi planlanan “demokrasi mitingleri” kapsamında bugün İzmir-Gündoğdu Meydanı’nda“Millet İradesine Sahip Çıkıyor” sloganıyla miting düzenleniyor.
Mitingde CHP Genel Başkanı Özgür Özel bir konuşma gerçekleştiriyor.
GÜNDOĞDU'DAN BAYRAK AÇIYORUZ
CHP lideri Özgür Özel, Nazım Hikmet'in 'Davet' şiirini okuyarak kürsüye çıktı. "Dörtnala gelip Uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim" dizeleri ile sözlerine başlayan Özel'in konuşması şöyle:
Bugün çocuk yaşta geldiğim, büyüdüğüm, okuduğum kentteyiz. Burası Gündoğdu Meydanı. Az ilerisi Gazi Bulvarı. Onun bir yanı Fevzi Paşa Bulvarı. Fuarın 5 kapısı var. Birinin adı Lozan, biri Montrö, 26 Temmuz, 9 Eylül, Cumhuriyet... İşte İzmir.
106 yıl önce bugün, Anadolu'nun en karar günlerinde Mustafa Kemal İstiklal Mücadelesi'ni Samsun'dan başlattı. Biz de 19 Mart darbe girişiminden sonra demokrasi ve özgürlük mücadelemizi Samsun'dan başlatmıştık. O gün de Türk Milleti'nin özgürlüğü tehdit altındaydı, bugün de öyle. O gün de iktidarda olanlar şahsi menfaat peşindeydi, bugün de öyle. O gün de küresel güçlerin himayesinde milleti perişan etmekte bir sakınca görmüyorlardı, bugün de öyle.
Mustafa Kemal İngiliz esiri saray ahalisine nasıl bayrak açtıysa biz de bugün emperyalizme memur olmuş bir azınlık hükümetine karşı demokrasi bayrağını Gündoğdu'dan açıyoruz.
Mustafa Kemal millete güvendi, millet de ona yoldaş oldu. Ve o mücadele Lozan Antlaşmasıyla taçlandı. İşte Cumhuriyet Halk Partisi Sevr'i yırtıp atanların, Lozan'ı yapanların, yedi düvele bu ülkenin tapu senedini kabul ettirenlerin partisidir. Lozan bu milletin hiçbir güce boyun eğmeyeceğinin en temel belgesidir. Milli mücadele o azmi gösterenlerin arasında bu milletin Türkeri, Kürtleri, Alevileri, Sünnileri yani bu ülkenin tüm renkleri vardı. Bugün de bu meydanda Türkiye'nin tüm renkleriyle bir aradayız. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz diyenler hep birlikteyiz.
Farklı düşünse de demokraside buluşanlar Ekrem İmamoğlu'nun da, Selahattin Demirtaş'ın da, Ümit Özdağ'ın da hakkını savunabilme hepsine birden özgürlük talep edebilme cesareti demokratların göstereceği cesarettir. Bu ses varsa otokratlar korkar, diktatörler korkar. Çünkü bilirler ki; demokratlar birliktedir. Hedefleri zulmü, esareti bitirmek, özgürlüğü getirmektir. Burada olanlara selam olsun.
"SANDIKTA YARIŞMAK İÇİN BİR ARADAYIZ"
Bu ülkeyi sandık olmadan yönetmek isteyenlere karşı demokrasiyi kurup sandıkta yarışmak için bir aradayız. 19 Mayıs'ta başlayan mücadele bir halk hareketidir. 19 Mart darbesine karşı direniş de bir halk harekettir. Bilinsin ki bu topraklar celladına dua eden kulların değil, zalime diz çökmeyen özgür milletin topraklarıdır.
"EY ERDOĞAN GÖRÜYOR MUSUN?"
Gündoğdu Meydanı'nı görmeyenler görsün. Ey Erdoğan, Gündoğdu Meydanı'nı görüyor musun? Sen rakiplerini hapse atarak kazanabileceğini sandın, sen gençleri zindana atarak korkutabileceğini sandın. Bu meydanda hiç korkan görüyor musun, hiç korkak görüyor musun? Biz korkuyu evde bıraktık. Çünkü bu cumhuriyeti kuranlar korkmadılar, korkmayanlar kurdu cumhuriyeti. Korkmayanlar koruyor. Biz de korkmuyoruz. Senin zulmüne teslim olmuyoruz.

"KALE SİYASETİ BİTMİŞTİR"
Samsun, Yozgat, Mersin, Konya, Van'daydık. Oralarda 'Artık eski siyaset yok, hiç kimsenin kalesi yok. Birileri nasıl söylerse söylesin samimi kanaatim odur ki; İzmir Cumhuriyet Halk Partisi'nin değil Cumhuriyet'in ta kendisinin kalesidir. Şehirleri kale görenlere sesleniyoruz; kale siyaseti, kutuplaşma siyaseti, karşısını şeytanlaştırma, kavgadan medet umma siyaseti bitmiştir. Kalelet bitmiştir. Kaleler milletindir."


"İKİ BEŞ İTTİFAKI..."
Artık arkasında milletin desteği olmayan bir iktidar var, olsaydı darbeye kalkışmaz, sandıktan korkmazdı. Artık devletin de milletin de itimat etmediği bir iktidarla muhatabız. Eğer korkmuyor olsaydı üç savcının, üç gizli tanığın arkasına saklanmazlardı. Artık sıcak salonlardan halkın içine çıkamayan bir iktidar var. Meşruiyeti kalmamış, tükenmiş, yaşlanmış, yorgun bir iktidar var. Milletin gözünden düşmüş, gönlünden düşmüş. Şu anda anketlere göre ikinci parti olmuş ve beşinci partiyle kol kola girmiş ayakta kalmaya çalışan bir ittifak var. Tavlacılar bunlara iki beş penci du ittifakı diyorlar. İki beş iktidarının bugün millete istikamet çizmeye çalışmasını izliyoruz. Milletin rızasını alamayanlar, ülkeyi vesayetle yönetmek istiyorlar. Unutmayın CHP varoldukça, bu meydanlar doldukça artık hiç kimse bu millete istikamet çizemeyecektir."
VAATLERİNİ SIRALADI
İstanbul işgal edildiğinde ilk eylemler Dârülfünûn'da İstanbul Üniversitesinin öğrencileriyle başladı. Meşrutiyet'i ilan edenler Jön Türklerdi. Kurtuluş Savaşını veren 38 yaşında Samsun'a çıkan boynunda idam fermanıyla yola çıkanlardı. Emperyalizme karşı duran gencecik Denizler ve arkadaşlarıydı. O mücadele halen devam ediyor. Bugün CHP vatan ve millet mücadelesini devam ettiren gençlerin partisidir. Nasıl ki 106 yıl önce başlayan mücadelenin meşalesini CHP taşıdıysa, bugün de taşıyor. Bugün Berkay'ların, Esila'ların, Muhammed'lerin, elinde Namık Kemal'lerin, Deniz Gezmiş'lerin, Hasan Tahsin'lerin, Ali İsmail Korkmaz'ların hürriyet meşalesi vardır. O gün Hasan Tahsin'ler o hürriyet meşalesini taşımasalardı bugün Cumhuriyet yoktu. yine bugün o gençler Saraçhane'de hürriyet meşalesini almasalardı İBB'nin başında kayyum vardı. Atatürk'ün partisinin başında kayyum vardı.
Bugün yapılan konuşmalarda gençlerin geleceğimiz olduğu söylenir, eksik gençler aynı zamanda bugünümüzdür. Geçmişte cüret etmeselerdi, 15 Mayıs günü İzmir işgal edildiğinde ilk kurşunu sıkmasalardı esaret altındaydık. 19 Mart darbesine karşı 23 Mart günü büyük devrimi yapmak üzere 15 buçuk milyon insanın oy kullanmaya gitmesi, 19 Mart gecesi, her yaştan gençlerin ama en başta üniversiteli gençlerinin önünde saygıyla eğiliyorum.
Gençler bugün ağır sorunlarla boğuşmaktadır. Barınma meselesi, eğitim sorundur. Hayat pahalılığı sorundur. İfade özgürlüğü sorundur. Bugün 10 gencimizden 7'sinin yurt dışında hayat kurmak istemesi sorundur. Dünyanın gelişmiş ülkelerinin bu ülkede hesap yapması beka sorunu değildir. Onu bir kez denediler sonunu gördüler. Ama gençlerimizin fırsatını bulursam dönmem demesi beka sorundur. Gençlerimize bu güzel memlekette hayal kurdurmak zorundayız. Bugün ne eğitimde ne istihdamda görünen gençlerin oranı yüzde 25. Onuncu Yıl Marşı'mızda on yılda 15 milyon genç yaratmakla övünüyorlardı. Bu iktidar 3 buçuk milyon genci eve kapattı. İktidar olduğumuzda gençlerle birlikte yöneteciğiz. YÖK'ü kapatacağız. Liseyi bitiren herkes çok iyi İngilizce bilecek. Kayırmacılığı bitireceğiz, kamuda mülakatı kaldıracağız. Bursları artıracağız. Gençlerin hepsine Avrupa standartlarında internet teknolojilerine ulaşma sözü vereceğiz. Vize sorununu kaldıracağız. Yasaksız ve vizesiz Türkiye'yi iktidarımızın ilk yıllarında hayata geçireceğiz. Bugün 19 Mayıs. Bir başka tekerrürle 19 Mart darbesinin 60. günü.
"GERÇEK BEKA SORUNUNU GÖRMEK DURUMUNDAYIZ"
Herkes kendine göre bir 'beka' tarifi yapıyor. 'O beka sorunu, bu beka sorunu' diyor. Buradan açıkça ifade etmek isterim ki; dünyanın gelişmiş ülkelerinin Türkiye üzerinden hesap yapması, hayal kurması beka sorunu değildir. Onu bir kez denediler, burada denize döküldüler. Sonları değişmez. Ancak dünyanın gelişmiş ülkelerinin gelip burada hayal kurması beka sorunu değildir ama Türkiye'nin gençlerinin dünyanın gelişmiş ülkelerinde hayal kurmaları beka sorunudur. İşte biz bununla mücadele etmek, gerçek beka sorununu görmek ve gençlerimize yeniden bu güzel memlekette hayal kurdurmak durumundayız.
Gündoğdu Meydanı'nda 2 milyonu aşmış durumdayız.
"DARBECİLER BU KEZ KAMUFLAJLA DEĞİL CÜBBE İLE GELDİ"
19 Mart, Erdoğan'ın seçimi çoktan kaybettiğinin kendince itirafıdır. Sayın Erdoğan karşısına mertçe çıkan, daha önce onun adaylarını 4 kez yenen, 'Ben bu ülkeyi senden daha iyi yönetirim, biz bu ülkeyi sizden daha iyi yönetiriz' diyen rakibiyle baş edemeyince onu hapse atmıştır. Demokrasiyi istediği yerde inilecek istediği yerde binilecek bir tramvay olarak görenler yenilgiyi ilk kez tattıklarında o tramvaydan apar topar inmeyi tercih etmişlerdir. İki tür darbe var. Ya askeri darbe ya sivil darbe. İkisinin de bir darbe planı elbette başında bir cuntası ve elbette bir karargahı var. Türkiye'de yaşanan 19 Mart darbesinin karargahı Saray'dır, Beştepe'dir. Silahı yargıdır. Ve bu silahın mühimmatı yalandır, iftiradır. Darbeciler bu kez kamuflajla değil cübbeyle gelmiştir. Çünkü Erdoğan, İmamoğlu ile sandıkta yarışmaktan korkmuştur. Ekrem Başkanımız aday olacağını açıkladıktan sonra önce 18 Mart'ta 31 yıllık diplomasını iptal ettiler. Yetmedi yüzlerce polisle evini bastılar. Ama 60 gün geçti, hala hiçbir iddialarını ispat edemediler."
Comments