top of page

Sinan Bezircilioğlu: “Bir gün bu kredi biter!”

  • Brifing Online
  • 4 gün önce
  • 10 dakikada okunur
Sinan Bezircilioğlu: “Bir gün bu kredi biter!”
Zafer Partisi İzmir İl Başkanı Sinan Bezircilioğlu

Özel Haber - Erdal Divriklioğlu

Zafer Partisi İzmir İl Başkanı Sinan Bezircilioğlu, İzmir'in kronikleşen sorunlarından yerel siyasetteki tıkanıklığa, belediyelerin mali krizinden kentin ekonomik potansiyeline kadar çarpıcı açıklamalarda bulundu. İzmir'in 50-60 yıllık ihmaller zinciriyle boğuştuğunu belirten Bezircilioğlu, kentin genel bütçeye katkısının karşılığını alamadığını vurgularken, yerel yönetimlerin "personel maaşı ödemekten hizmet üretemez" hale geldiğine dikkat çekti. Bezircilioğlu, "İzmirli CHP'yi çok sevdiğinden değil, sırf AK Parti gelmesin diye oy veriyor. Ancak bu sonsuz kredi bir gün biter" diyerek muhalefete de sert uyarılarda bulundu.

Sinan Bezircilioğlu, siyasi geçmişi ile iş dünyası ve sivil toplum kuruluşlarında üstlendiği çok sayıdaki görev sayesinde İzmir’i “tüm damarlarıyla tanıyan” bir isim olarak öne çıktı. 1976’da İzmir’de doğan Bezircilioğlu, ortaokul ve lise eğitimini İzmir Amerikan Koleji’nde tamamladıktan sonra İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Petrol ve Doğalgaz Mühendisliği okudu. Ardından İngiltere’de Salford Üniversitesi’nde MBA yaparak akademik eğitimini güçlendirdi.


2001 yılından bu yana aktif olarak iş hayatında bulunan Bezircilioğlu; Ege Genç İşadamları Derneği, İzmir Sanayici ve İşadamları Derneği, İZVAK ve Kemeraltı Esnaf Derneği gibi birçok kurumda önemli görevler üstlendi. İzmir Kayseri İl Yardım Derneği’nin başkanlığını yürüttü. Uzun yıllar Altınordu Spor Kulübü’nde yöneticilik ve başkanlık yaptı. İzmir Ticaret Odası Disiplin Kurulu üyesi olan Bezircilioğlu, hâlihazırda TOSYÖV Vakfı’nın ve Konak Müteahhit ve İş İnsanları Derneği’nin başkanlığını sürdürmekte.


Siyasi hayatına 2017’de İYİ Parti ile başlayan Bezircilioğlu, il başkanlığı görevinden ayrıldıktan sonra Zafer Partisi tarafından yapılan teklif üzerine bir buçuk ay önce İzmir İl Başkanlığı görevine getirildi.


İzmir İl Başkanlığı görevini üstlenen Sinan Bezircilioğlu, kent gündemini www.izmiryasam.net’e değerlendirdi. Bezircilioğlu, İzmir'in su sorunundan kentsel dönüşüme, çöp krizinden metropol dışı ilçelerin potansiyeline kadar geniş bir perspektifte çözüm önerilerini ve eleştirilerini sıraladı.


“‘Kaprisler’ yüzünden yol ayrımı yaşadık.”
Zafer Partisi İzmir İl Başkanı Sinan Bezircilioğlu
Zafer Partisi İzmir İl Başkanı Sinan Bezircilioğlu

Siyasi geçmişine de değinen Bezircilioğlu, İYİ Parti'deki süreci ve Zafer Partisi'ne geçişini şu sözlerle anlattı: "2017'den beri siyasetin içindeyim. İYİ Parti'nin kuruluşunda yer aldım, Türkiye'nin kilitlendiği bir kongreyle İl Başkanı oldum. Ancak o dönemki İYİ Parti Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ümit Özlale'nin kaprisleri nedeniyle, seçimlere 80 gün kala görevden alındık. İyi ki de almışlar. Bugün Zafer Partisi'nde, üst düzeyden gelen teklif ve taleple İl Başkanı görevini emir telakki ederek yeniden yola çıktık” dedi.


“ Sorunların müsebbibi bugünkü yönetim değil, 60 yıllık ihmal.”

İzmir'in körfez kirliliği, trafik, kentsel dönüşüm ve su gibi dağ gibi biriken sorunları olduğunu söyleyen Bezircilioğlu, faturanın sadece mevcut belediye başkanlarına kesilmesinin haksızlık olacağını savundu.


Bezircilioğlu, "Bu sorunlar bugünün meselesi değil; 60 yıla dayanan birikmiş sorunlar. Bugünkü yöneticileri tek başına suçlamak adaletsizlik olur.İzmir, Türkiye’de deprem riski en yüksek birkaç şehirden biri örneğin kentsel dönüşüm ve çarpık kentleşme 60'lı yıllardan beri geliyor. Ancak bugünkü belediyenin görevi, vatandaşı ve müteahhiti bir araya getirerek bu riski ortadan kaldırmaktır. Burada merkezi hükümetin de sadece İzmir özelinde değil, tüm deprem bölgelerinde finansmanı kolaylaştıracak teşvik paketleri sunması şarttır" dedi.


“Barajların ömrü doldu, hatlar çürük.”

İzmir'in su sorunu hakkında teknik detaylar veren Bezircilioğlu, Tahtalı Barajı'nın 90'lı yıllarda yapıldığını ve ekonomik ömrünün sonuna yaklaşıldığını belirterek yeni su kaynakları yaratılması gerektiğinin altını çizdi.


Altyapıdaki kayıp-kaçak oranlarına dikkat çeken Bezircilioğlu şöyle konuştu:


"İZSU’nun isale hatları 50-60 yıllık. Ciddi kayıp-kaçak var; belki de barajlardaki suyun yarısı boşa akıyor. Belediyenin bunu bir anda değiştirmesi büyük maliyet gerektiriyor ancak Dünya Bankası veya dış kaynaklarla bu altyapının yenilenmesi şart. Yağmur suyu ile kanalizasyonun ayrıştırılması ve suyun geri kazanımı hayati önem taşıyor. Su ve kentsel dönüşüm ‘siyaset üstü’ konulardır. ‘Ben yardım edersem ona prim yazar’ anlayışını terk etmek lazım. Kentsel dönüşüm, temiz su kaynaklarının bulunması, İzmir Körfezi’nin kokusu ve genel durumu halkımız için en önemli başlıklardır. Bu sorunların çözümü için belediye ile merkezi iktidarın bir araya gelmesi gerekir; bunun partisi, siyaseti olmaz” dedi.



“Başkan Tugay'ın Ankara temaslarını doğru buluyorum.”


İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın hükümet yetkilileriyle görüşmek üzere Ankara’ya gitmesini olumlu bulduğunu belirten Bezircilioğlu, "Belediye başkanı İzmir'in sorunu için bakanlıklara gidiyorsa, dedikodulara kulak asmadan bunu yapıyorsa takdir ederiz. Eğer hükümet de 'Bize oy vermedi, yardım etmeyelim' demez ve samimiyetle yaklaşırsa, kazanan İzmir olur" ifadelerini kullandı.


İZBAN modeli: “Türkiye’de özel bir örnek; 3 gün grev olunca İzmir felç oluyor.”
Zafer Partisi İzmir İl Başkanı Sinan Bezircilioğlu

İZBAN’ın %50 ortaklı yapısının Türkiye’de özel bir örnek olduğunu hatırlatan Bezircilioğlu, grev dönemlerinde yaşanan sıkıntılara dikkat çekti: “Öyle bir sistem ki 300-500 bin kişi her gün kullanıyor. 3 gün grev olsa İzmir kilitleniyor. Bu modelin sürdürülebilirliği ve diğer sorunlar için hem yerel hem merkezi yönetim masaya oturmalı.”


İzmir’de deniz taşımacılığının toplam ulaşım içindeki payının yalnızca yüzde 2–3 seviyesinde olduğuna dikkat çeken Bezircilioğlu, “Körfezi olan bir şehirde bu rakam kabul edilemez. Deniz yolunu güçlendirmeden trafik sorununu çözemezsiniz.Raylı sistemle entegre payı daha da artırılmış deniz ulaşımı İzmir’in yükünü ciddi şekilde alır” dedi.



Çöp sorunu: “Çöp bir servettir, gömmeyelim değerlendirelim.”


Harmandalı Çöplüğü'ne ve yeni tesis tartışmalarına da değinen Bezircilioğlu, modern dünyada çöpün bir enerji ve hammadde kaynağı olduğunu hatırlattı. "İzmir'in çöpü Manisa'daki tesislere gidiyor. Manisa'da varsa İzmir'de niye yok? Çöpü ayrıştırıp, camını, plastiğini ekonomiye kazandırmak, kalanından enerji veya gübre üretmek mümkünken biz hala çöp dağlarıyla uğraşıyoruz. İlçe belediyeleri de yer gösterme konusunda haklı olarak 'Benim ilçemde olmasın' diyor ama teknoloji kullanılarak bu sorun ortak akılla çözülmeli” dedi.


“Belediyeler istihdam kurumu değildir, bütçeler patlamış durumda.”

Belediyelerin ekonomik yapısının sürdürülemez olduğunu vurgulayan Bezircilioğlu, personel giderlerinin bütçenin yüzde 70-80’ine dayandığını söyledi.


Bezircilioğlu, "Belediyeler hizmet üretemez, sadece personelini besler hale geldi. Gelir artışı ile personel gideri arasındaki makas açılıyor. Popülizmi bırakmak lazım.Belediyelerde çalışan insanlar başımızın tacı ama belediyeler bir istihdam kurumu değildir. 20 bin kişinin yapacağı işi 50 bin kişi yaparsa, o çalışanlar da düşük maaşa mahkum olur. Vatandaş vergisinin karşılığını hizmet olarak alamıyor. Eskiden 'Sana belediye baksın' denirdi, şimdi biz belediyeye bakar hale geldik" eleştirisinde bulundu.


“Bir gün bu kredi biter!”
Zafer Partisi İzmir İl Başkanı Sinan Bezircilioğlu

İzmir'in siyasi tercihlerini sosyolojik bir bakış açısıyla yorumlayan Zafer Partisi İl Başkanı, CHP'nin İzmir'deki oylarının "hizmet memnuniyeti"nden kaynaklanmadığını iddia etti.


Bezircilioğlu şu çarpıcı tespiti yaptı: " İzmirli AK Parti iktidarda olduğu sürece, CHP'li belediyelere sonsuz bir kredi açmış durumda. 'Arsenikli su da içerim ama oyumu yine CHP'ye veririm' diyen bir kitle var. Neden? Çünkü yaşam tarzına müdahale endişesiyle, AK Parti gelmesin diye oy veriyor. Ancak CHP'li belediyeler bu kredinin sonsuz olmadığını bilmeli. AK Parti iktidarı bittiği gün, İzmir'de CHP'nin 'karşıtlık' üzerinden kurduğu hakimiyet de biter. İzmir aslında solun değil, merkez sağın ve Atatürkçülerin ve Türk Milliyetçilerinin kalesidir” dedi.


“Alyanak’ın Tansa’sı, Özfatura’nın Büyük Kanalı, Kocaoğlu’nun arıtma çalışmaları: İzmir hâlâ bu üç büyük mirasın üzerinde duruyor.”


Bezircilioğlu, geçmiş dönem belediye başkanlarının İzmir’e kazandırdığı kalıcı yatırımları hatırlatarak şu değerlendirmeyi yaptı:


“İzmir’in bugün ayakta durmasını sağlayan birçok temel yatırım geçmiş dönemlerin vizyonuyla atıldı. Özfatura’nın başlattığı Büyük Kanal Projesi sayesinde Körfez uzun yıllar kokmadı; bugün hâlâ o altyapının faydalarını görüyoruz. Rahmetli İhsan Alyanak döneminde başlayan ve daha sonra Tansaş’a dönüşen TANSA modeli ise hem halka ucuz gıda sağlayan hem de belediyeye gelir getiren örnek bir sosyal belediyecilik anlayışıydı. Aziz Kocaoğlu döneminde yapılan altyapı ve arıtma tesisleri de İzmir’e önemli katkılar sağladı. Ancak tüm bu güçlü mirasların üzerine yeterince yatırım eklenmediği için bugün yeniden koku ve altyapı sorunlarıyla karşı karşıyayız” dedi.


“İzmir 7 veriyor, 1 alıyor.”

İzmir'in ekonomisine dair çarpıcı bir veri paylaşan Sinan Bezircilioğlu, merkezi hükümetin yatırım politikalarını eleştirdi: "İzmir, devlete 7 birim vergi ödüyorsa, yatırım olarak bunun sadece 1 birimini geri alabiliyor. İzmir, Osmanlı'nın en önemli ikinci kentiyken, Akdeniz havzasının yıldızıyken bugün hak ettiği değeri görmüyor. Ne tam bir turizm, tarım kenti olabiliyor ne de sanayi potansiyelini tam kullanabiliyor. Herkesin gözü buradadır ama bu potansiyelin doğru yönetilmesi ve hakkının verilmesi gerekiyor” dedi.


“İzmir’i tek bir kimliğe sığdıramayız, ‘ne şehri olmalı’ tartışmasına kökten karşıyım.”


Sinan Bezircilioğlu, kentin pek çok alanda potansiyelini tam olarak kullanamamış olmasının ardında yatan tartışmaları da değerlendirdi. Bezircilioğlu, İzmir'de son 30-40 yıldır sürekli gündeme gelen ve kendisinin "şehir geyiği" olarak nitelendirdiği "İzmir ne şehri olmalı? İzmir kongreler şehri mi olmalı? İzmir turizm şehri mi olmalı? İzmir tarım şehri mi olmalı? İzmir sanayi şehri mi olmalı?" tartışmasına kökten karşı çıktığını sert bir dille ifade etti. Kenti tek bir kalemle veya tek bir sektörle bağdaştırmanın büyük bir hata olduğunu vurgulayan Bezircilioğlu, İzmir'in çok yönlü zenginliğini şu sözlerle ifade etti:


"İzmir'i tek bir kalemle bağdaştıramazsınız. Bu şehir kongreler şehri mi, turizm şehri mi, tarım şehri mi, sanayi şehri mi olmalı tartışması 30-40 yıldır sürüyor, ben buna kökten karşı çıkıyorum." İzmir'in tek bir alana sıkıştırılamayacağının altını çizen Bezircilioğlu, Aliağa gibi petrokimya devlerinin olduğu bir sanayi bölgesi varken, Bayındır'ın süs bitkileri ve fidancılıkta rakipsiz olduğunu; turizmde ise Antalya'da olmayan Meryem Ana gibi kültürel ve inanç turizmi değerlerine sahip olduğunu belirtti. Bezircilioğlu, lojistik ve coğrafi konumuyla da Ege Bölgesi'nin başşehri konumunda olan İzmir'in, tüm bu alanlardaki potansiyeli aynı anda kullanması gerektiğini ifade etti.


İzmir'in ilçelerinin birbirinden farklı ve güçlü potansiyellere sahip olduğunu belirten Bezircilioğlu, kenti tek bir kimlikle tanımlamanın yanlış olduğunu savundu.


Kuzey Aksı (Aliağa-Bergama): "Aliağa, 50 yıl önce balıkçı kasabasıydı, bugün Türkiye'nin Dubai'si oldu. Petrokimyası, rafinerisi ve limanlarıyla devasa bir sanayi üssü. Bakırçay havzası ise tarım ve sanayiyi birleştiriyor."


Güney Aksı (Küçük Menderes): "Tire, Ödemiş, Torbalı, Menderes, Selçuk, Bayındır... Burası dünyanın en verimli havzalarından biri. Süt, hayvancılık ve fidancılıkta Türkiye'ye katma değer sağlıyor."


Batı Yakası (Yarımada): "Urla, Çeşme, Karaburun... Burası Türkiye'nin 'Beverly Hills'i gibi. Emekli olan herkesin yaşamak istediği, turizmin ve gastronominin merkezi."


“Atatürk’ün çizgisini en iyi temsil eden şehir.”


İzmir’in kimliğine vurgu yapan Zafer Partisi İl Başkanı Sinan Bezircilioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:


"İzmir, Türkiye'nin dış dünyaya açılan yüzüdür. Atatürk’ün işaret ettiği muasır medeniyet çizgisini, bu şehrin bir sembolü olarak görüyorum. Şu an 81 vilayet içerisinde Cumhuriyetin değerlerini ve bu vizyonu en iyi temsil eden, en iyi taşıyan şehir tartışmasız İzmir’dir” dedi.


“100 yıllık çınarlarımız İstanbul’un gölgesinde kaldı.”

Kentin spor kültürünü değerlendiren Bezircilioğlu, İzmir takımlarının İstanbul hegemonyası karşısında hak ettiği değeri bulamadığını ifade etti. İzmir’in köklü spor tarihine dikkat çeken Bezircilioğlu, şunları söyledi:


"Spordan baktığımızda İzmir takımları maalesef hep İstanbul takımlarının gölgesinde kalmış durumda. Oysa İzmir'de yaşları 100 yılı aşan koca çınarlar var. Altay, Karşıyaka, Altınordu, bizim de geçmişte yöneticiliğini yaptığımız Göztepe, İzmirspor... Bunlar devasa markalar. Ancak İzmir, bu alandaki potansiyelini tam olarak kullanamamış bir şehir. Süper Lig'de ve sporda, sanayide olduğu gibi başa oynaması gerekirken, hak ettiği yerde değil."



“İzmir emekli kenti değil, katma değer kentidir.”

İzmir üzerine yapışan "Emekli Kenti" etiketinin bir şehir efsanesi olduğunu savunan Bezircilioğlu, kentin ekonomik gerçeklerine değindi. İzmir’de yaşamanın bir maliyeti olduğunu hatırlatan İl Başkanı, dışarıdan gelen nüfusun niteliğine şu sözlerle dikkat çekti:


"İzmir için 'Emekli Kenti' geyiği yapılır ama bu doğru bir analiz değil. Emekli de olsa İzmir’e gelecek kişinin burada yaşayabilmesi için 'zengin emekli' olması lazım. İzmir’in alışverişine, ticaretine, ekonomik sirkülasyonuna katkı koyacak nitelikte olması gerekiyor. Son yıllarda özellikle İstanbul’dan gelen bir furya var. Bu insanlar sadece oturmaya gelmiyor. Dikili’ye geliyor butik otel açıyor, Urla’ya geliyor restoran açıyor. Gidip 40 dönüm zeytinlik alıp, zeytinyağı sıkma tesisi kuruyor. Yani bu gelenler istihdam yaratan, İzmir’e katma değer sağlayan bir kesim” dedi.


“2030’da 7 milyon nüfus bekleniyor; İzmir bu yükü taşımaz!”

İzmir’in en hayati sorununun kontrolsüz nüfus artışı ve barınma olacağını belirten Bezircilioğlu, 2030 yılı projeksiyonları üzerinden çok sert bir uyarıda bulundu:


"İzmir için 2030 yılında 7 milyon gibi bir nüfus öngörülüyor. Şurada 2030'a ne kaldı? 5 sene. Açık söylüyorum; İzmir bu nüfusu taşımaz, çatlar. Belki gelen insanlar oturacak yer bulamadığı için bu göç hızı mecburen azalacak. Çünkü yer yok, ev yok. Nüfusu ilçelere yaymak bir çözüm gibi görünebilir ama İzmir’in coğrafyası buna her zaman izin vermiyor. Dikili’de oturan her gün İzmir’e işe gidip gelemez. Bergama’dan merkeze her gün gelinmez. Bu yüzden şehir merkezi üzerindeki baskı her geçen gün artıyor."


“İstihdamda Türkiye ortalamasının üzerindeyiz.”

Kentin iş gücü piyasasını bir iş insanı gözüyle analiz eden Bezircilioğlu, "İzmir istihdam noktasında iyi bir yerde" diyerek karamsar tablo çizmekten kaçındı.


Bezircilioğlu, "Belki gençlerimizin aradığı o ultra teknolojik işler, yazılım üsleri henüz tam oluşmamış olabilir. Ancak tarım, hayvancılık, sanayi, turizm ve akıcı ticaret noktasında İzmir'de iş bulma oranı ülkenin pek çok yerine göre çok daha iyi durumda. Piyasadan gelen biri olarak söylüyorum; İzmir’de yatırım da yapılıyor, istihdam da yaratılıyor" dedi.


“İmralı sürecini hayret ve kaygıyla izliyoruz.”

Bezircilioğlu, Türkiye’nin sıcak gündemini www.izmiryasam.net’e kapsamlı bir şekilde değerlendirdi. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin İmralı ve terör örgütü lideri hakkındaki çıkışlarını "hayret ve kaygıyla" izlediklerini belirten Bezircilioğlu, Türk devlet geleneğinde teröristle pazarlık yapılamayacağının altını çizdi. Ekonomik krizden kurumların erozyonuna, Z kuşağının umutsuzluğundan demografik kaygılara kadar pek çok konuda çarpıcı tespitlerde bulunan Bezircilioğlu, kurtuluş reçetesinin "kurucu fabrika ayarlarına dönmek" olduğunu vurguladı.


MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin açıklamaları ve yeni bir süreç ihtimali üzerine konuşan Bezircilioğlu, yaşananları "akıl tutulması" olarak yorumladı. Bezircilioğlu, "Bu İmralı sürecini hayretle izliyoruz. Mana veremiyoruz, anlayamıyoruz. İnsanlar neden 180 derece dönüş yapar? Dün dediği şeyi bugün neden farklı bir şekilde ortaya koyar? Ben bunu anlamakta her Türk vatandaşı gibi çok zorluk çekiyorum" ifadelerini kullandı.


Kapalı kapılar ardında nelerin döndüğünü bilmediklerini ancak sürecin kaygı verici olduğunu belirten Bezircilioğlu ,"Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin teröristler karşısında çok daha basiretli, çok daha ciddi bir yaklaşımla hareket etmesi gerekir. Teröristle oturulmaz, terör bitirilir" dedi.


"Bitmiş Olan Terörü Masaya Oturtmanın Manası Yok"

Türkiye’nin terörle mücadelede askeri anlamda başarı sağladığını hatırlatan Bezircilioğlu, şu ifadeleri kullandı: "Teröristle zaten bitmiş olan terörü tekrar alıp masaya oturtmanın bir anlamı yok. Terör bitmişti, PKK'nın gücü kalmadı. Türk Silahlı Kuvvetleri terör örgütünü bitirmişti. Ama sen bitmiş terör örgütünü tekrar muhatap alıp, tekrar ayağa kaldırmaya çalışırsan bu ülkeye fayda değil, zarar getirir. Ayrımcılık getirir, altından kalkamayacağımız sorunlar getirir. Bu ülkede etnik yapıyı kurcalamanın, kaşımanın bir anlamı yok."



Hükümeti ve süreci yürütenleri "tarihi bir hata" yapmakta olduğunu vurgulayan Bezircilioğlu, çok sert uyarılarda bulundu: "Ülkenin genel üniter yapısına ters düşecek hamleler yapmak son derece tarihi hata olur. Şu an bu tarihi hata var. Bir an önce bu çözüm süreci ya da ne deniyorsa durdurulmalı ve lağvedilmeli. Biz etle tırnak gibiyiz, kimseyle bir derdimiz yok. Irkçı veya etnik grup düşmanı değiliz. Ancak bu ülkenin nimetlerinden faydalanıp ihanet edenlere taviz vermememiz, onları karşımıza alıp oturtmamamız gerektiğine inanıyorum."


50 bin kişinin ölümünden sorumlu olan bir kişinin "kurucu önder" gibi lanse edilemeyeceğini belirten Bezircilioğlu, "Sen koskoca 5.000 yıllık devlet geleneği olan Türkiye Cumhuriyeti'sin, muz cumhuriyeti değilsin. Ülkeyi yönetenlere çağrı yapıyorum: Bu yanlıştan bir an önce dönün" dedi.


"Kurumlar Erozyona Uğradı, İktidar Metal Yorgunu"

Ülkenin genel durumunu da eleştiren Bezircilioğlu, son 5-10 yıldır yaşanan ekonomik krizlerin ve yönetim hatalarının kurumları çökerttiğini savundu. "Ne Milli Eğitim kaldı, ne adalet, ne hukuk, ne sağlık, ne de ekonomi... Üniversitelerde her taraf yandaş, her taraf torpil ve nepotizm. Bunlar hat safhada" diyen Bezircilioğlu, mevcut iktidarın ciddi bir metal yorgunluğu yaşadığını ve sistemin deformasyona uğradığını belirtti. Ülkenin tekrar normale dönmesi için iktidarın seçimlerle "emekli edilmesi" ve devletin "restorasyon" sürecine girmesi gerektiğini ifade etti.


Erken Seçim Tahmini: "Piyasaya Para Pompalamadan Seçime Gitmezler"

Olası bir erken seçim ve ittifak süreçleri hakkında da konuşan Bezircilioğlu, seçimin en erken 1-1,5 sene sonra olacağını öngördü. Hükümetin şu an "kemer sıkma" politikasıyla esnafı ve tüccarı boğduğunu belirten Bezircilioğlu, seçim ekonomisi stratejisini şöyle açıkladı: "Seçim yapmadan önce piyasaya para pompalamak zorundalar. Şu an Maliye Bakanlığı ciddi bir taarruzda. Milletin boğazını sıkıp nefes almaz hale getirecekler. Ancak seçimden önce 'dikensiz gül bahçesi' ortamı yaratmak için piyasaya para sürmeleri gerekecek. Bu da bugünden yarına olacak iş değil. Tahminimce 2026 sonu veya 2027 başı gibi olur. İttifak konuları da 'su akar yolunu bulur' misali seçim sath-ı mailinde olgunlaşır” dedi.



“Zafer Partisi'ne gençlerin yoğun teveccühü var.”

Zafer Partisi'nin toplumun tüm kesimlerinden ilgi gördüğünü belirten Sinan Bezircilioğlu, özellikle gençlerin partilerine yönelik yoğun teveccühüne dikkat çekti. Z kuşağının AK Parti iktidarından başka bir yönetim görmediğini ve bu durumdan memnun olmadığını belirten Bezircilioğlu, çarpıcı bir iddia ortaya attı: "18-24 yaş arası seçmen kitlesi olsa sadece Türkiye’de oy veren, biz yüzde 70-80 oyla iktidara geliriz." Gençlerin ciddi bir memnuniyetsizlik yaşadığını vurgulayan Bezircilioğlu, "Gençler kendilerini en iyi ifade eden kişinin Ümit Özdağ olduğunu söylüyorlar" dedi.


"Irkçı Değiliz, Çocuklarımızın Geleceğini Savunuyoruz"

Sinan Bezircilioğlu, partisinin "ırkçı" olduğu yönündeki suçlamalara net bir dille yanıt verdi. İzmir halkına ve Türkiye kamuoyuna seslenen Bezircilioğlu, partisine yönelik "ırkçı" suçlamalarına net bir dille yanıt verdi. Meselelerinin salt göçmen karşıtlığı değil, ülkenin demografik geleceği olduğunu vurguladı: "Biz ırkçı ya da yabancı düşmanı değiliz. Ancak 13 milyona yakın sığınmacı, 2050-2060 yıllarında doğurganlık oranlarıyla beraber bu ülkenin başına bela olacak. Biz bugün bize ırkçı diyenlerin çocuklarının ve torunlarının da geleceğini düşünüyoruz. 2050'de evlatlarımızın oturabileceği bir vatan olması için mücadele ediyoruz” dedi.



"Kanla İrfanla Kurulan Cumhuriyeti Anahtar Teslim Veremezsiniz"

Bezircilioğlu sözlerini şu çarpıcı ifadelerle noktaladı: "Bu cumhuriyeti kanla, irfanla kurduk. Gidip de ülkenin anahtarını bu şekilde teslim edemezsin. Zafer Partisi sadece göçmen politikasıyla değil; tarım, ekonomi, hukuk ve eğitim projeleriyle de bu ülkeyi yönetmeye taliptir. Bu ülkeyi sevenlerin, 'Ne mutlu Türk'üm diyene' diyenlerin, Atatürk çizgisinde modern Türkiye hedefine ulaşmak isteyenlerin desteğini bekliyoruz. İşimiz zor ama imkansız değil; bu iktidar siyaseten emekli edilmeli ve ülke fabrika ayarlarına dönmelidir" dedi.


PODCAST

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page