Işınsu Kestelli: “Ekonomide kelebek etkisini her alanda görüyoruz”
- Brifing Online
- 25 Tem
- 4 dakikada okunur

İzmir Ticaret Borsası (İTB) Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, meclis toplantısında yaptığı açıklamada ekonomide yaşanan kırılganlığa dikkat çekti. Kestelli, “Ekonomide kelebek etkisini her alanda görüyoruz. Örneğin tekstil gibi sektörlerde yaşanan sıkıntılar, dönüp pamuk üreticisini vuruyor” dedi. Türkiye'nin üretim gücünü minimum hasarla korumanın kritik önem taşıdığını vurgulayan Kestelli, “Bu saptamaları enseyi karartmak için yapmıyoruz. Türkiye bu gibi onlarca zorluğun içinden daha da güçlenerek çıktı. Bu sıkıntıların da biteceğine ve aydınlık günlere çıkacağımıza inancımız tam” ifadelerini kullandı.
İzmir Ticaret Borsası (İTB) Temmuz ayı olağan meclis oturumunu İzmir Ticaret Odası Meclis Salonu’nda gerçekleştirdi.
Mecliste sözlerine orman yangınları ile başlayan İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, “Maalesef son bir ayda hem ormanlarımız hem içimiz yandı. İzmir’de, Manisa’da, Bilecik’te, Hatay’da, Sakarya’da on binlerce hektar ormanlık alan kül oldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi verilerine göre 1 Haziran’dan 7 Temmuz’a kadar, İzmir genelinde Buca ilçesinin yüzölçümünün iki katı ormanımızı maalesef kaybettik.
Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinde çıkan yangın ise çok üzücü, ocaklara ateş düşürdü. Yangını söndürme çalışmaları sırasında alevlerin arasında kalan orman emekçisi ve AKUT gönüllüsü 10 vatandaşımız ne yazık ki hayatını kaybetti. 14 canımız ise halen tedavi altında. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve mesai arkadaşlarına sabır diliyor; yaralılarımızın bir an önce eski sağlıklarına kavuşmasını temenni ediyorum. Yıllardır tekrarlanan bu acıların bir daha yaşanmaması için alınabilecek her türlü tedbirin daha fazla gecikmeden alınacağını ümit ediyorum” dedi.
Ekonomide kelebek etkisi olduğunu belirten Kestelli, “Birer demokrasi arenası olan ülkenin dört bir yanındaki oda ve borsa meclislerinde bu kürsülerden yıllardır “sürdürülebilir büyüme” uyarısı yapılıyor. Bugün geldiğimiz noktada artık hepimizi yoran bir sürecin içindeyiz. Pandemi ve sonrasında pek çok jeopolitik gelişme yaşadık ama yaşananların hiçbiri, içinde bulunduğumuz maliyet krizini izah etmiyor. Yüksek enflasyon maalesef uzun yılların kazanımlarını aşındırdı. Üç yıldır süren rasyonel politikalara dönüş çabası; Fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın katılaşması. Ve coğrafyamızda yaşanan belirsizlikler nedeniyle yeterince etkili olamıyor. Bu zorlu süreçten Türkiye’nin üretim gücünü minimum hasarla çıkarmanın çok kritik olduğunun altını üç yıldır çiziyoruz. Ancak geldiğimiz noktada tarımsal üretimde zorlukların derinleştiğini, her cephede kârlılığın aşındığını, rekabetçiliğimizin gerilediğini ve şirketlerimizin finansal dayanıklılığının zayıfladığını görüyoruz. Ekonomide kelebek etkisini her alanda görüyoruz. Örneğin tekstil gibi sektörlerde yaşanan sıkıntılar, dönüp pamuk üreticisini vuruyor. Bu saptamaları elbette enseyi karartalım diye dillendiriyor değiliz. Türkiye, bunun gibi onlarca zorluğun içinden her defasında daha da güçlenerek çıktı. Bu sıkıntıların da biteceğine ve aydınlık günlere çıkacağımıza inancımız tam. Merkez Bankası’nın dün attığı adımın, yeni bir dönemin ilk adımı olmasını temenni ediyoruz. Yeter ki bundan sonra, potansiyelimizi harekete geçirecek, küresel rekabet gücümüzü artıracak netlikte yapısal reformları kararlılıkla devreye alalım” ifadelerini kullandı.
KREDİYE ULAŞABİLEN KİŞİ SAYISI SINIRLI
Ekonomik sıkıntılara vurgu yapan Kestelli, “Malumunuz, reel sektör bu yıl ekonomik istikrarın yeniden inşası adına yürütülen sıkı para politikalarının tam ortasında kaldı. Bugünkü piyasa faiz oranları yatırım yapmayı bırakın, işletme sermayesini bile çevirmeyi zorlaştırıyor. Krediye ulaşabilen firmaların sayısı zaten sınırlı. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler için finansman, neredeyse bir lüks haline geldi. Sadece üretim değil, ihracatımız da bu durumdan etkileniyor. Rekabet gücümüz düşüyor. Sahadan gelen sinyaller net: Sanayi üretiminde yavaşlama, istihdamda daralma ve güven endekslerinde aşağı yönlü beklentiler söz konusu. Böyle bir ortamda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğimiz Kredi Garanti Fonu ve bankalar iş birliğinde, TOBB Nefes Kredisi uygulamasını hayata geçirdi. Özellikle KOBİ vasfındaki işletmelerin büyük ilgi gösterdiği nefes kredisi için şimdiye kadar 42 Borsamız üyesi de kredi başvurusu yapmak için faaliyet belgesi talebinde bulundu. KOBİ’lerimiz için adeta bir can suyu olan nefes kredisinin hayata geçirilmesine öncülük eden Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanımız Rifat Hisarcıklıoğlu’na bir kez daha teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
KARBON YOĞUNLUĞU DÜŞECEK
Korumacı politika ile ilgili konuşan Kestelli, “Geçtiğimiz günlerde OECD ve FAO iş birliğinde “2025–2034 Tarımsal Görünüm Raporu” yayımlandı. Önümüzdeki on yıla dair tarım, gıda ve balıkçılık piyasalarının küresel ve bölgesel eğilimlerini ortaya koyan rapor politika yapıcılar ve sektör paydaşları için önemli bir referans sunuyor. Rapora göre dünya genelinde tarımsal ürünlerin tüketimi 2034 yılına kadar yüzde 13 oranında artacak. Bu artışın neredeyse tamamı, düşük ve orta gelirli ülkelerden kaynaklanacak. Orta gelirli ülkelerde bu artış, artan refah ve kentleşmeyle birlikte kişi başına düşen tüketimden kaynaklanırken; düşük gelirli ülkelerde ise daha çok nüfus artışına bağlı bir büyüme öngörülüyor. Önümüzdeki 10 yılda tarımsal üretimin ise özellikle Asya ve Afrika’da üretim artışına bağlı olarak yüzde 14 artması bekleniyor. Üretimdeki artışa paralel olarak tarımsal faaliyetlerden kaynaklı sera gazı emisyonlarının toplam da yüzde 6 yükselmesi bekleniyor. Ancak, verimlilik artışları sayesinde üretim başına düşen karbon yoğunluğu düşecek. Son yıllarda korumacılık politikaları her ne kadar artmış olsa da beklentiler küresel gıda ticaretinin öneminin daha da artacağı yönünde. 2034 yılına gelindiğinde, dünyada tüketilen kalorilerin yüzde 22’si uluslararası ticaret yoluyla karşılanacak. Yani tarımsal üretim ve tüketimin coğrafi olarak ayrışması artarken, çok taraflı ticaret sistemlerinin kurallara dayalı işleyişi, gıda arz güvenliği açısından daha da kritik hale geliyor. Rapor, bazı politika önceliklerine de dikkat çekiyor: Birincisi, verimlilik artışı: Küçük üreticilerin kapasite geliştirmesi şart. İkincisi, emisyon azaltım teknolojilerinin yaygınlaştırılması: Düşük maliyetli, yerel uyumlu teknolojilere ihtiyaç var. Üçüncüsü, gıda israfının azaltılması: 2030’a kadar küresel gıda kaybı ve israfının yarı yarıya azaltılması hâlinde, 150 milyondan fazla insan açlıktan kurtarılabilir. Dördüncüsü, ticaretin işlevselliği: Tarife dışı engeller ve belirsizlikler kaldırılmalı, ticaret kanalları açık tutulmalıdır. Bu rapor bize gösteriyor ki, gelecek on yılda hem üretimi artırmak hem de çevresel sürdürülebilirliği sağlamak gibi ikili bir sorumlulukla karşı karşıyayız. Bu süreçte bizlere düşen, bilimsel verilerle destekli, çiftçimizi merkeze alan ve uluslararası iş birliğini önceleyen tarım politikalarını hayata geçirmektir” dedi.
HEP YANI BAŞIMIZDAYDI
Kadın cinayetleri hakkında konuşan Kestelli, “Ülkemizin kronikleşen ve giderek derinleşen sorunlarının ilk sıralarında yer alan konulardan biri de kadın cinayetleri. Önceki hafta, 22 yaşındaki üniversite öğrencisi Ayşe Tokyaz’ın, ayrılmak istediği erkek arkadaşı tarafından katledilip bir bavul içinde ortadan kaldırılmaya çalışılan cansız bedeni bu sorunu bir kez daha manşetlere taşıdı. Oysa sorun hep içimizde, hep yanı başımızdaydı. 2025'in ilk altı ayında 136 kadın öldürüldü. 145 kadının ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Üstelik hayattan koparılan bu kadınların dokuzu devlet koruması altındaydı. Sizlerin de çok iyi bildiği gibi bu konuyu sık sık gündeme getiriyor ve çözümü için gayret sarf ediyorum. Bunu hem bir insanlık hem de vatandaşlık görevi olarak görüyorum. Elbette ki cezaların caydırıcı olması lazım. Elbette ki bu suçlarda iyi hâl indirimi uygulanmaması lazım. Ama çözüm için daha fazlası şart. Çünkü kadın cinayetlerini önlemenin veya azaltmanın yolu kadının güçlendirilmesinden, hayatın her alanında erkeklerle eşit şartlarda yer alabilmelerinden, yani tam manasıyla eşitlikten geçiyor. Bu sağlanamadığı sürece kalıcı bir çözüme erişmek mümkün görünmüyor. Tüm üyelerimize bu konuda verdikleri destek ve gösterdikleri duyarlılık için teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Yorumlar